Şimdi bizim dilimizde bazı kelimeler vardır ki, bunlara yüklenen anlamlar çok farklı olabileceği gibi zaman zaman da çok anlamlı olabiliyor.

"Taş" ve "Ayı" kelimesi bunlardan ikisidir.

Efendim bilirsiniz, Kastamonu'nun dağlık köylerinde yaygın bir deyim varmış, "Daş düşebülü, ayı çıkabülü, her şey olabülü !."

Söylenceye göre bu söz, Kastamonu girişinde bir tabelada yazılıymış ama bu tebelayı ne yazık ki hiç gören olmamış.

Her neyse biz gelelim konumuza, tabii gündemden ayrılmayacağım ve ilçe kongreleri için yaptığım gözlemleri yazmaya bu gün de devam edeceğim.

Mesela, ilçe kongreleri takvimi 6 Kasım Perşembe günü (yarın) Gölcük ile başlayıp, 7 Aralık pazar günü Dilovası ile sona erecek.

Peki hiç düşündünüz mü ; Neden Gölcük ile başlıyor da, örneğin İzmit ile, ya da Kartepe ile başlamıyor ?.

Ben söyleyeyim, "Daş düşebülü !"...

"Bakın şu telefona toplantıda deyin." devri geçti artık, anketlerde veya sözde temayüllerde pişiriyorlar, facebook sayfalarından sofraya servis ediyorlar.

Biz o devirler geçti artık dedikçe birileri, sözlerimizi yalanlarcasına, bacak bacak üstüne atmış kent siyasetini dizayn ediyor adeta.

Kimin ne yapacağına, onbeş metrekare odada bir kaç kişiyle karar verir hale gelmişler çoktandır.

Sanırsınız ki, orada bir yerde birileri, "bu seferde Gölcük'ten başlayalım, bey efendi de süreci idare etsin, bu da bizim kıyağımız olsun, millet bize nasılsa oy'unu veriyor" demiş, arkadaş ta düşmüş yollara.

Önüne gelene kılıç çekiyor. Kılıçlar aslında çoktan çekilmiş, tarafsızım diyen yönetici, aslında koltuğa oturduğu gün tarafını belirlemiş ama koltuğu yerleştirecek ve tarafgirini oraya oturtacak zemin bulamıyor.

Allah için yola çıktım diyor ama kul menfaatleri için haksızlık yapıp, yandaşlarına sutre gerisinden destek çıkıyor.

Adalet'ten söz ediyor ama en acımasız adaletsizliği rakip gördüklerine reva görüyor, onlara engel olmak için, dün düşmanlık ettiği kişilere bu gün sahip çıkıyor.

Çünkü, "Ayı çıkabülü !.

Bilirsiniz bu gibi durumlarda sahada en çok dolaşan "şeytan"'dır. İnsan'ın aklına garip garip sorular getirir durduk yerde.

Acaba elden ele, dilden dile dolaşan bazı bilgiler mi var ortada çekinilmesi gereken ? dedirtir insana.

Yoksa hiç birimizin bilmediği ama birileri tarafından bilinen ve zamanı gelince ortaya çıkarılacak olan yüz kızartıcı suçlar mı var ?, düşmanla işbirliğini gerektirecek.

Şeytan işte, işi gücü tefrika yaratmak.

İşi öyle bir noktaya getirmişler ki, üç-beş kişi ile şurada, bir-kaç kişi ile orada ilçe başkanı atıyorlar, güya manipülasyon yapıp kendi istediklerini dikte ediyorlar akılları sıra.

Sorsanız sahayı onlardan daha iy bilen yok, Şükrü başkanı yerinden indiren de onlar, Hasan Kandaz'ın geçmişini bilen de onlar, İlçe başkanlığına getirende, şimdi orada tutacak olan, ipini çekecek olan da onlar .

Ne gariptir ki, koca koca adamlar da bu çizgide siyaset yaptıklarını sanıyorlar, daha hazin olanı da, geçmişte yarası olan bazı kimseler bu tiyatrodan "intikam" damıtıyorlar imbiklerine.

Hiç kimse gerçeklerle yüzleşmek istemiyor, Recep Tayyip Erdoğan'ın hesaplarına yüklediği kredinin hiç bitmeyeceğini sanıyorlar.

Hiç bitmeyeceğini sanıyorlar çünkü, kendi kafalarındaki adaylardan başkasına yaşam hakkı tanımıyorlar.

Karga'dan başka kuş tanımıyorlar anlayacağınız. İşte neden Gölcük sorusunun cevabı da burada saklı.

Şimdilik okudukları şarkı detone olmadı, belkide bundan cesaret alıyorlar kimbilir.

Bizim oğlana yol vereceklerdi evvelce, mevcut'u sevmiyorlardı, onu içerden bitirmeleri gerekiyordu, başlangıçta böyle planlamışlardı Allah için (!).

Belki de şu şeytan'ın sordurduğu yüz kızartıcı suçları bilendi mevcut, kimbilir.

Şu dokuz taş oyununu bilirsiniz, "varangele" kurulmuştu sizin anlayacağınız, ne tarafa çekerse çeksinler "üç" yapıyorlardı.

Ama durup dururken ortaya çıkan, hesapta olmayan aday adayları yokmu, tanrı bunların cezasını versindi (!).

Çıkmışlar ortaya üç taşla "varangele"yi bozmuşlardı, Allah için bu kadar gayret etmişken olacak işmiydi şimdi bunların yaptıkları.

Birde şu genel merkez yokmu, sanki bütün işleri bitirmişler de tutup aday adayları için kriter belirliyorlar, ne menem adammış bunlar.

Bizim oğlan kriterle takıldı gördünüzmü şimdi olanları ?, yusuf yusuf durumları yani.

O zaman başa dönmekten başka çare kalmadı, en azından şu utanç dosyalarından kurtulmuş olacaklardı.

"Daş düşebülü ! , ayı çıkabülü !, her şey olabülü !."

Gelinen noktada altını çizerek söylüyorum ki, az kaldı, iyi oyuncular üç taşla da "varangele"yi bozarlar, belki şimdi belki yakın zamanda bu oyun bozulacak.

15 Kasım'da Kartepe, 16 Kasım'da Derince'de bunun işaretlerini göreceksiniz, Allah için hizmete soyunduğunu iddia eden yalancıların -persona non grata- (istenmeyen adam) durumlarını izleyeceksiniz.

2015 Haziran'ından evvel bunun yapılması gerekiyor, aksi halde olacakları düşümek bile istemiyorum.


Esenlikler Diliyorum.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.